Zaten Karmaşıktı.Birde başlık bulamadım

Yazdığını sanıp yazamayanların o garipsenesi garipliğine düşmek. Hayret hemde küçücüktü o baktığım delik bir anahtar deliği kadar. Kocaman oldu ve birden kendimi bu uçsuz bucaksız, önsüz arkasız, ve boş; bir düşüncede buldum. Huzursuz, güvensiz ve işte bunları yazdırıyor. Yazarkende çırpındığımı hissediyorum. Şimdi işte tam bu noktada çıkışa bakmalıyım dimi. Yoksa ayaklarımın altından kayıyor zemin ve beynim akıyor daha da boş bir düşünceye. Hadi tam bu anda bir kelime lazım bana. Basamak basamak basamak. Bu arada bir noktanın bu kadar yakıştığını yeni fark ettim bir cümlenin sonuna. Ve anlam katsın diye beklide bir cümleyi devirip ne kadar acı çektirdiğime kendime. Ne kadar alıştırdığıma hem cümleleri devirip, hem kendime acı çektirmeye. Bir noktada buraya. Hatta üç tane olsun… koşup koşup yorulmak, ardından kendini yere atıp dinlenmek gibi bişeymiş, derin bir nefesmiş küçücük bir nokta. Hep son sanırdım ben seni, haksızlık etmişim. İşte sorgulamaya başlıyorum yavaşça ama dur orda nolur. Benim düştüğüm delik bu düşüncenin kapısı değilki çıkışı olsun. Ah ah bu yazdıklarımı okumak bile başa döndürüyor beni. Durup sorsam cevap verirmi ? “heyyy yazdığım onca şey. Yazamamaktan kurtarırmısınız beni?” Seviyorum her bir cümleyi. Bak ne dedi “ karamsarlık ayırmasın seni bizden. Sorunun cevabına gelince bi gün;belki ! “
Eee benim gibi bi adamın yazdıklarının ona verdiği cevapta bu olurdu ancak. bi daha oku. “ ne yazmış bu ya” mı diyceksin. Yoksa tüm anlatılmaya çalışanı bi anda mı çözeceksin.
Eyvah! bu soruyu sormamış olayım. Anlatmak ve anlaşılmamak üzerine bi ton konuşurum bi o kadar yazarım. İşte burada biter.Çıkardımı, çıkarmadımı bilmiyorum,bu yazdıklarım beni yazamamaktan. Ama yazarım dedim, ve çizdim altını. Birde devrik bir cümle kurarım, aynen böyle işte ve bir noktanın huzurunda düştüğüm o minicik ama kocaman delik üstüme kapanır. Unuturum. Hadi noktalarım üç olsun. Yoruldum…

Hiç yorum yok: